8 yaşındaki bir çocuğa ölmeden önce "Ben bir
insandım." dedirten Orta Doğu. Coğrafyasının, inancının, kültürünün ve
geçmişinin kaderini yaşayan bir millet. Acının tüm eşiklerini aşmış ve
vardıkları yerde hiçbir empati gücünün karşılamadığı, tarifi hayli zor fakat bu
dünyadan olmadığı kesin olan "ilgisiz" bakışlı, tüm insanlığa olan
inancını yitirmiş, merhameti reddeden gururlu kadınlar. İyi niyet ve saf
sevgiyi büyü zannederek ürken bir cahillik... Bir meleği şeytanlaştıran ve nice
meleklere zulmedenler. Ve de tüm bunların şahidi olmanın sorumluluğu ve
huzursuzluğu... Sezen Aksu " tüm acılarımızı söylemişsin" demişti
Livaneli'ye. Huzursuzluk ile bir yenisi daha eklenmiş. Kitabı okurken
"lütfen buradaki hiçbir olay gerçekte yaşanmamış olsun" diye ummaktan
kendinizi alamayacaksınız ve yaşanmış olduğunu bilmenin huzursuzluğunu
hissedeceksiniz. Zülfü Livaneli'nin anlatımını ve yarattığı karakterleri övmeye
gerek duymuyorum ki siz zaten biliyorsunuz.
İrem Tuğhan Yiğitoğlu